Kızılay, Ankara’ya ilk defa gelen herkesin, Allah’ın emri gibi gidip gördüğü bir mekandır. Benim için de öyleydi. İlk gidişimle, son gidişim arasında bir ortak nokta varsa, o da Kızılay’ın kalabalığının ve hengamesinin hiç değişmeyişidir sanırım. Her ırktan, her kesimden insanlar bambaşka hikayelerle yürürler de yürürler. Hani bir tabure alsanız ve şöyle bir kenara ilişiverseniz, çok değil beş dakika içinde çeşit çeşit insan görürsünüz önünüzden geçen. Zengini, fakiri, memuru, işçisi, iş adamı, çokca öğrencisi, işsizi… Her birinin başka bir hikayesi vardır, hepsi bambaşka bir amaçla Kızılay’dadır. Her birini ayrı ayrı merak edersiniz, orada oturduğunuz beş dakika içinde. Benim de bir sürü hikayeme ev sahipliği yapmıştır Kızılay. Ankara’da ilk gittiğim mekandı; ilk ve son saz kursumu Kızılay’da aldım; Amerika’ya gelebilmek için Kızılay’da dil sınavlarına girdim; canım kocamla sevgiliyken ilk kez dışarı çıktığımızda, Kızılay’da buluştuk; ilk defa arkadaşlarımla bara Kızılay’da gittim; ilk kumpirimi, Ankara simidimi Kızılay’da yedim… Şuna bakın, sadece benim hikayem bile uzayıp gidecek anlatacak olsam. =)
Ankara’ya gelmeden evvel, Adana’da aynı hissiyatları her Küçük Saat’e inişimde yaşardım. Belki de her defasında bana canım memleketimi hatırlattığından, ayrı bir severim Kızılay’ı.
Kızılay’a hemen hemen her inişimde, geleneksel olarak yaptığım şeylerden biri de meşhur Ankara simidi almaktı. Aç olayım, tok olayım hiç farketmez… O susam kokulu, simitlerin önünden bir kere geçmeyevereyim. Hemen bir tane indirirdim mideye, bir de çay olsaydı keşke, diye içimden geçirerek. Ne zaman da yesem, annem gelirdi aklıma. Niye? İnanın bilmiyorum. O da simidi çok sever, belki ondandır.
Evde, özellikle de Ankara’dan binlerce kilometre uzaklıkta yaptığınız simit, tüm bu güzel anıları hatırlatınca ayrı bir değerli oluyor. Bugün fırından çıkar çıkmaz bir tanesini ısırıverince, o çıtır çıtır sesleri arasında Kızılay geldi aklıma. Öyle bir hüzünlendim… Öylece de paylaşayım, dedim… =)
Malzemeler: (6 adet simit için)
- 4 su bardağı kepeksiz un (Mümkünse protein oranı yüksek bir un olsun. 12-13 civarında…)
- 2 çay kaşığı kuru maya
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 su bardağı + 1 su bardağından bir parmak kadar eksik su
Üzeri için:
- 10 yemek kaşığı pekmez
- 15 yemek kaşığı su
- Yaklaşık 10 yemek kaşığı kadar susam/küncü
Hamurun hazırlanması: Kuru malzemeleri yoğurma kabına alıp iyice harmanlayın. Ortasına bir çanak yapıp 1 su bardağı suyu koyup kenarlardan çanak içine un ala ala yoğurmaya başlayın. Su lazım geldikçe ikinci bardak sudan azar azar akıtarak yoğurmaya devam edin. Kulak memesi kıvamında, pürüssüz bir hamur elde etmeniz gerek. Bu yaklaşık 15 dakikanızı alabilir. Cam bir kabın dibini çok az zeytinyağı ile yağlayıp, bezenizi bunun içine koyun. Bir iki defa kabın içinde ters yüz ederek hamurunuzun da dış yüzeyinizin yağlanmasını sağlayın. Sonra üzerini kapatıp tam bir saat oda sıcaklığında dinlendirin.
Bu arada siz geniş bir borcama pekmezli suyunuzu hazırlayın. Yayvan bir tabağa susamlarınızı ekleyin. Çalışacağınız ortamı böylelikle hazır edin.
Bir saatin sonunda hamurunuzu beş dakika kadar yoğurun. Böylece içindeki bütün kabarcıklardan kurtulun.
Şekillendirme: Hamuru 12 eşit bezeye bölün. Unutmayın, mayalı hamurla çalıştığınız için, sürekli kabarcık oluşturacaktır. Her bir bezeyle çalışmadan evvel elinizin içinde tekrar yoğurun ve içindeki kabarcıkları yok edin.
Bezelerle ikişer ikişer çalışacaksınız. Her iki bezeyi tek tek yaklaşık 30 cm uzunluğunda uzatın. Her ikisini, fotoğraftaki gibi, bir ucundan birleştirip, sarmal elde edin. Sonra iki ucu sıkıca birleştirin. Böylelikle ilk simidiniz hazır. Bunu pekmezli karışımınıza atın. Böylelikle, simitleriniz suyu iyice emecek.
Her bir beze çiftini bu şekilde hazırlayıp bu suya atın. Sonra ilk attığınızdan başlayarak simitlerinizi çıkarıp, susama bulayın ve yanmaz kağıt serdiğiniz tepsinize 1 cm aralıklarla dizin. Bu şekilde 30-40 dakika dışarıda dinlendirin. Siz bu arada fırını 190 dereceye ısıtmaya başlayın.
Fırın iyice ısınınca 25-30 dakika pişirin. Fırından fırına süre değişebilir bu sebeple ilk 20 dakikadan sonra bir kontrol etmeyi ihmal etmeyin. Yorumlarınızı bekliyorum. Denerseniz lütfen buraya yazın ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
Afiyetle,
dilşat
Kizilaya gitmis kadar oldum simidin kokusu bile geldi burnuma eline saglik:)
BeğenBeğen
Teşekkür ederim, Ayşe. =)
BeğenBeğen